čtvrtek 30. června 2011

EBRU MALZEMELERİ

Boyalar

Geleneksel Türk ebru sanatında topraktan elde edilen madeni boyalarla, nebati asıllı bazı suda erimeyen boyalar kullanıla gelmiştir.Bu boyaların dışında kullanılan boyaların geleneksel Türk ebru sanatı ile hiçbir alakası yoktur.


Geleneksel Türk ebru sanatında kağıda zarar vermeyen, tamamiyle doğal boyalar kullanılır. Bu boyaların iyi bir şekilde ezilmasi gerekir. Aksi halde boya kıvamı arttırılmış suyun yüzeyinde durmaz, dibe çöker. Ayrıca Kağıda da tespit edilemez ve akar. Bundan dolayı bu doğal maddeleri desteseng (el taşı) yardımı ile mermer bir taşın (40x40 cm ebatında) üzernde sekiz çizerek iyice ezmek gerekir. Merhem kıvamına geldikten sonra her renk ayrı ayrı ana kaplara,belli miktarda (kabın büyüklüğüne göre) su ve öd ilave edilerek pişmeye bırakılır. Bazı boyalar beklenmeden kullanılabilir. 

Boyaların ezmesi...


Ebru yapımında kullanılan boyalar kesinlikle suda erimemeli ve yağ içermemelidir. Ebruda kullanılan toprak boyalardan bazıları boyaları ezmek için kullanılan desteseng ve özellikle organik kırtmızı ve is siyahı renklerini suyla karıştırıp çamur hale getirmek için kullanılan porselen havanSıvının hazırlanmasında kullanılan malzemelerden, solda kitre, sağda kullanıma hazır deniz kadayıfı, kavanozda ve açıkta deniz kadayıfının denizdeki yosun formu

Bu boyalar genişçe bir mermer üzerinde suyla karıştırılarak çamur haline getirilir ve mermerden yapılmış, üzerinde tutma yeri olan ve alt kısmı oval olarak şekillendirilmiş desteseng (el taşı) ile sabırla ve ağır ağır ezilir. 

Bu işlem boyanın rengine göre yaklaşık 3-4 saat boyunca sekizler çizilerek gerçekleştirilir. Boya su ilavesiyle daima merhem kıvamında tutulur. Boyaların yeterince ezilip ezilmediği ancak teknede anlaşılr. 


Ebrucu tecrübe ile hangi boyayı ne kadar ezmesi gerektiğini öğrenir.Desteseng ve üzerinde ezme işleminin yapıldığı mermer aynı sertlikte olmalıdır. Aksi taktirde birbirlerini aşındırırlar ve boyanın içine mermer tozları karışır.

Ezme işlemi tamamlandıktan sonra her bir renk ayrı ayrı ana kaplara alınır. Daha sonra ebrunun en önemli işlemlerinden biri olan boyaların terbiyesine başlanır. Bu işlemde suyla ve ödle karıştırılan boyalar yaklaşık iki ay süre ile bekletilir. Bu süreçte kavanozların üzerinde biriken su-öd karışımı belli periyodlarla çekilir ve tekrar su-öd ilave edilir, belli aralıklarla kavanozlar karıştırılır ve çalkalanır. İyi terbiye edilmemiş boyalar gerçek renklerini kağıt üzerine yansıtamazlar, kağıda tutunamazlar ve çeşitli problemlere sebep olurlar. Boyaların akmaması için kağıtların şapa yatırılması işlemi klasik ebruculukta yer almaz. Sonuç olarak boyaların ezilmesi ve terbiyesi usulüne uygun olarak, sabır ve emekle gerçekleştirilmelidir.
Renkler

Sarı: Tabiatta bulunan arsenik sülfür (zırnık)

Mavi: Doğal çivit olan Lahor Çividi. Bitkisel kökenli bir boyadır ve Pakistan'ın Lahor kentinden gelir.

Yeşil: Sarı ve mavinin karışımıdır. Zırnık çok olursa fıstık yeşiline, çivit çok olursa yaprak yeşiline gider.
Lacivert: Bedahşi laciverti denen doğal çivittir.

Siyah: Soba isinden elde edilir. Eski is mürekkepçiliğinde kullanılan istir. Ezilmesi en zor boyadır. Suyu kolay emmediğinden ve suyla karıştırma işlemi sırasında sürekli suyun üzerine çıktığından genellikle çamlıca toprağı ile karıştırılarak ezilir.

Beyaz: İsfidaç (üstübeç) Bazik kurşunkarbonatın tabiattaki şeklidir.

Kırmızı: Gülbahar yani demir oksitleri içeren kırmızı bir topraktır.

Tütün Rengi: Çamlıca toprağı.
Sıvının Hazırlanmasında Kullanılan

Kitre

En çok kullanılan malzemeler kitre ve deniz kadayıfıdır. Kitre Anadolu'da yetişen muhtelif Geven (Astragalus) çeşitlerinin gövdelerinden sızan ve havayla temas edince katılaşan beyaz veya krem renkli plaka veya şeritler halinde bulunan yapışkanlık özelliği zayıf bir zamk çeşididir.
Eczacılık, kozmetik ve tekstil sektörlerinde kullanım alanı geniştir. Ebruculukta plaka halinde olanları ve beyaz renklileri tercih edilir. Deniz kadayıfı (karegen) ise genelde Kuzey Avrupa ülkelerinin denizlerinde yetişen ve İrlanda Yosunu olarak da isimlendirilen bir yosun çeşididir. Sporları suya lüzücet vermek için kullanılır. Kitrenin hazırlanması deniz kadayıfına göre daha zahmetlidir ve daha uzun zaman alır. Suyla karıştırılan kitre kalitesine ve cinsine göre yaklaşık 5-7 gün dinlenmeye ve bu süre içinde yoğrulup karıştırılmaya ihtiyaç duyar.
Deniz kadayıfı ise bir günlük dinlenme sonunda iyi netice verir. Hatta 3-4 saat içinde bile kullanıma hazır hale getirilebilir. Ancak oluşan hava kabarcıkları ve köpükler sıvıdan bir kaşıkla alınmalıdır. Her iki malzeme de hazırlandıktan sonra tülbentten süzülmeli ve son su ayarları teknede yapılmalıdır. Boyalar kitre üzerinde, deniz kadayıfına göre 8-10 misli daha fazla öde ihtiyaç duyarlar. 
Deniz kadayıfı ebruculuk bizden Avrupa'ya geçtikten sonra daha çok oralarda kullanılmış ve hazırlanması daha az zahmetli olduğu için kitreye tercih edilmiştir.
Bu iki malzeme dışında ketentohumu, salep, ayva çekirdeği, hilbe (boytohumu), nişasta gibi değişik malzemeler de kullanılabilir. Her birinin verdiği sonucun kalitesi bir diğerinden farklıdır.

Hilbe hakkında rahmetli üstad Necmeddin Okyay şöyle bir olay anlatır: "Bir tarihte, Üsküdar Özbekler Dergahında elime eski ebrular geçti evladım. Lakin dehşetli pastırma koktuğunu farkettim. Allah Allah, pastırma sarmak için ebru kağıdından başka kağıt bulamamışlar mı? diye düşündüm, bir mana da veremedim. Sonradan bir yazma eserde, ebru yapmak maksadıyla hilbenin de kitre gibi kullanılabildiğinden bahsolunduğu gözüme çarptı. 

İşte o zaman pastırma kokusunun esrarını çözer gibi oldum. Zira bu kokuyu pastırmaya veren ve etin üstünü kapatacak bir tabaka halinde sürülen çemen maddesinin esası hilbe tohumudur. Bunun üzerine kendim de tecrübe ettim. iyi netice almakla beraber, aradan geçen çok uzun zamana rağmen kağıdın pastırma kokusunu kaybetmediğini gördüm. Ben bütün lüzuci maddeleri ebru yapımında kullanmışımdır. Ancak bunlar arasında salep (orkide bitkisinden elde edilir) kadar iyi netice vereni olmadı. Lakin hakiki salep bulmanın zorluğundan ve bu maddenin pahalılığından kitre üstünde karar eyledim"



Sığır Ödü

Sıvının üzerinde boyaların çökmeden yayılmasını sağlamak için yüzey aktif (yüzeyde gerilim sağlayan ve sıvının yüzey gerilimini kıran) sığır ödü kullanılır. Öd ayrıca boyaların birbirine karışmadan sıvı üzerinde ayrı ayrı renklerini vermesini de sağlar. Öd safra kesesi tarafından salgılanan, safra asitleri ihtiva eden, zayıf asit özelliği gösteren ve hayvanların ve insanların vücutlarına aldıkları yağların parçalanmasını sağlayan bir maddedir. Bozulmasını engellemek için önceden kaynatılır (genelde benmari usulü ile) ve bu şekilde saklanır. Koyun ödü de aynı görevi görür. Hatta kumlu ebru yapımında kalkan balığı ödü çok iyi sonuç verir. Öd suyu yerine eskiden tütün yaprağı suyu ve haraza suyu kullanıldığı Şebek Efendi tarafından 1608 tarihinde kaleme alınmış Tertib-i Risale-i Ebri'de yer almaktadır. Boyaların öd ayarlarının iyi yapılması en önemli hususlardan biridir. En başlarda boyalar etraflarında kendilerini sıkıştıran başka boyalar bulunmadığından rahat rahat açılırken, sonraları teknede kendilerine yer açabilmek için (artan yüzey gerilimini yenebilmek için) daha fazla öde ihtiyaç duyarlar. Öd miktarı yanlış ayarlanmış boyalar, dibe çöker, parçalanır ve kağıt üzerinden ele çıkarlar.

Tekne

Sıvının içinde bulunduğu kaba tekne adı verilir. Tekne çinko, çelik, galveniz ya da çedene'den (budaksız çam) imal edilir. Tahta kullanılırsa su kaçırmaması için zift ile kaplanması gerekir.Dikdörtgen şeklindeki teknenin derinliği 6 cm kadar olup, ebatları 68 X 100cm, 34 X 50cm veya 17 X 25cm'dir.

Fırça

Ebrucu fırçasını kendisi sarmalıdır. Fırça yapımında yaşlı atların kuyruğu ve bu kılları üzerine sarmak için gül dalları kullanılır. At kılı sert ve düz olduğu için tercih edilir. Böylece boyalar tekne üzerine gerektiği gibi atılabilir. Ayrıca bakteri ve mantar oluşumuna daha az izin verir. Gül dalı ise oldukça esnek ve dayanıklı bir ağaçtır. Boya atmak için fırçaya her vurulduğunda esneyerek damlaların istenildiği gibi düşmesine olanak verir. Ama ebruculukta gül dalının kullanılmasının esas sebebi Necmeddin Okyay’ın iyi bir gül yetiştiricisi olmasından kaynaklanır Su içinde bekleyen fırçaların kılları zaman içinde eğilerek boyaların Türk Ebrusun'da arzu edildiği şekliyle atılmasını sağlar. Kıllar misinayla ve kesinlikle yapıştırıcı ya da bant kullanmadan sarılır ve olta iğnelerinde kullanılan düğümsüz bağlama şekli tercih edilir.




Biz

Sıvı üzerine atılan, damlatılan ya da yine bizle bırakılan boyalara şekil vermek için kullanılan çeşitli kalınlıklardaki iğnelerden, tellerden ya da çivilerden yapılan malzemelerdir. Paslanmaz özellikte olması önemlidir. Sümbül yapımında sümbül tarağı denilen özel diş dizilimine sahip taraklar kullanıldığı gibi, 10-15 bizin birbirine bağlanmasıyla da sümbül için gereken boyalar zemin üzerine koyulabilir.


Tarak

Taraklı ebru yapımında kullanılan malzemedir. 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9 mm gibi değişik diş aralıklarına sahip çeşitli taraklar kullanılır. Buket tarağı gibi iki sıra halinde dizilmiş taraklar da kullanılır. Diş aralıkları için belli bir kural bulunmaz ebrucu ihtiyacına ve isteğine göre çeşitli aralıklara sahip taraklar yapabilir.

 Kâğıt

Ebruculukta hemen hemen her türlü kağıt kullanılır.Bugün ekseriyetle perle ve binci hamur kağıt kullanılmaktadır.Kağıtlar teknenin boyuna göre kesilerek kullanılmaya hazır hale getirilirler.

Mühre

Ebrulu kağıtları kuruduktan sonra, mühre denilen iki kollu el presi yardımıyla düzeltilip parlatılır. Mühre kağıdın üzerine bastırılır ve kağıdın tamamına sürtülür. Bu işleme mühürleme denir Kağıdın üstünde ince bir tabaka oluşturmuş olan ebru yapımında kullanılan sıvı böylece onun parlamasına ve korunmasına yardımcı olur. Böylece boyaların kağıttan çıkması da engellenmiş olur. Günümüzde mühre aleti bulmak neredeyse mümkün olmadığından kavanozların veya bardakların pürüzsüz kısımları yukarıda anlatıldığı gibi bu amaç için kullanılabilir.

Žádné komentáře:

Okomentovat